Sofuoğlu’ndan ‘Paraya son veren araştırma’

Hayatımızın her alanında olan paranın vazgeçilebilir olduğunu ve parasız bir hayatın devam edebileceğini yaptığı bilimsel çalışmalar sonucunda 22 yıldır iddia eden Araştırmacı-Yazar Osman Sofuoğlu, 'Paraya Hayır' sloganıyla çıktığı yolda 539 sayfalık 'Veren-El İktisadi Sistem' adlı bir kitap hazırladı. Para olmadan Paranın başarısız bir değişim aracı olduğuna kitabında yer veren Sofuoğlu, parayı tamamen kaldırarak yüksek bir ekonomik refah seviyesinin yakalanabileceğini söyledi. 'Paraya Hayır' diyen Sofuoğlu, "Attığımız her adımda, kurduğumuz her cümlede, hayatımızın her anında para var. Parasız; değil bir hayat, bir gün bile düşünemez olduk. Peki para bu derece vazgeçilmez midir? Tabi ki hayır. Aslında para, basit bir değişim aracıdır. Ve hatta başarısız bir değişim aracı. Para vazgeçilmez değildir” dedi. Soysal huzur içinde Sofuoğlu, “Yani diyorum ki; para olmadan da hayatımızı sürdürebiliriz. Hem de hayal edemeyeceğimiz kadar yüksek bir ekonomik refah seviyesinde. Şehrin göbeğinde, modern teknolojik ürünleri kullanarak, modern evlerde yaşayarak ve birbirimizin hakkına girmeden sosyal bir huzur içinde. Parayı kaldırarak yüksek bir ekonomik refah seviyesini yakalayabiliriz" dedi. Tabuyu yıkmalıyız Ekonomik refah seviyesini yakalayabilmek için insanlığın kafasında oluşan paranın vazgeçilmezliği tabusunun yıkılması gerektiğini belirten Sofuoğlu, "Bunun için önce 2 bin 700 yıldır insanlığın kafasında oluşan paranın vazgeçilmezliği tabusunu yıkmamız gerekir. Bu tabuyu yıkabilmemiz de paranın varlığını tartışmaya açmamamızdan geçecektir. Ne tuhaftır ki ürün; bir yandan rafta veya tezgahta, tüketime hazır bir şekilde durmakta öte yandan tüketici de bu ürünü alıp tüketememektedir” dedi. Teknolojik ürünler Sofuoğlu, “Aynı şekil de, bir yandan tarım ve hayvancılığa elverişli araziler boş durmakta, öte yandan insanlar işsiz kalmakta. Yine aynı şekilde; öğretmen olmuş gençler, okul açamamakta, doktor olmuş gençler hastane açamamakta, mimar olmuş gençler bina yapamamakta, mühendis olmuş gençler fabrika kuramamaktadır. Biz de, bu potansiyel imkanlar var iken; yetersiz okullarda ve yetersiz hastaneler de yetersiz teknolojik ürünlerle hizmet almaya çalışıyoruz” dedi. Paranın kendisi Sofuoğlu, “Tezgahtaki, tüketime hazır olan ürünün tüketimini engelleyen, tarım arazilerini boş bıraktıran, kalifiye insanımıza okul, hastane, fabrika açtırmayan en önemli etken paranın varlığıdır. Okulun, hastanenin yada fabrikanın binasını yapacak; demirimiz, çimentomuz, inşaat malzememiz mi yok ki, okul, hastane ve fabrika yapamıyoruz? Üretim kaynakları olan; emeğe, hammaddeye, makineye ve teçhizata sahip olduğumuz halde üretimi engelleyen etken paranın ta kendisidir" diye konuştu. Neden ve suçlusu Parayı, başarısızlığın en büyük suçlusu olarak gören Osman Sofuoğlu, "Hal böyle olunca yerli üretimi çökmüş bir ülke, işsizliğin tavan yapmış olduğu bir ülke, eğitim ve sağlık sorunlarını çözememiş bir ülke, intihara varacak kadar sosyal bunalım yaşayan bir ülke kaçınılmaz sonuçlar oluyor. Çektiğimiz bu ekonomik sıkıntılarımızın nedeni ya da suçlusu; işçimiz, iş verenimiz, siyasetçimiz ya da devletimiz değil, paranın kendisidir” dedi. Gelin tartışalım Paranın bir yandan toplumun küçük bir kısmını zengin ederken diğer bir yandan ise çoğunluğu fakirleştirmekte olduğunu vurgulayan Sofuoğlu, "Buradan toplumumuzun her kesimine sesleniyorum, gelin hep birlikte paranın varlığını tartışalım. Gelin parayı tartışalım ki; paranın bize verdiği zararları görebilelim” dedi.