34,2452$% 0.28
37,6376€% -0.37
45,0841£% 0
2.921,73%0,22
4.978,00%0,00
2130527฿%1.106
Sakarya Üniversitesi Mimarlık Bölümü tarafından ‘Müşterek’ isimli bir etkinlik düzenlendi.
SAÜ Mimarlık Bölümü Atölyesinde gerçekleşen etkinliğe Elif Müftüoğlu ve Ömer Faruk Tekin konuşmacı olarak katıldı.
Konuşmasına ‘Kent’ kelimesinin tanımı ile başlayan Elif Müftüoğlu, “Sürekli toplumsal gelişme içinde bulunan ve toplumun yerleşme, barınma, gidiş-geliş çalışma, dinlenme, eğlenme gibi ihtiyaçlarının karşılandığı, pek az kimsenin tarımsal uğraşlarda bulunduğu, köylere göre nüfus yönünden daha yoğun olan ve küçük topluluk birimlerinden oluşan yerleşme birimlerine kent denir. Kent geniş ölçekte bir yerleşim birimidir. Tarımsal olmayan üretim yapılan ve tüm üretimin denetlendiği, dağıtımın koordine edildiği, belirli teknolojinin beraberinde getirdiği büyüklük yoğunluk, heterojenlik ve bütünleşme düzeylerine varmış yerleşme türü olarak tanımlanır” dedi.
Kent merkezlerinin, tarihsel süreç içerisinde kentsel yaşamın aynası olduğunu belirten Müftüoğlu, “Tarihi ve geleneksel, günümüze kadar taşıyabildikleri anıtsal yapı ve sivil mimari örneklerinin yarattığı doku ve mekânsal değerler ile özgün kimliklere sahiplerdir. Söz konusu merkezler, çeşitli işlevlerin yanı sıra iletişimin ve merkezi çeşitli amaçlarla kullanılan farklı kullanıcılarında yoğunlaştıkları alanlarıdır. Kentsel kimlik ise, kent mekânları içinde geçmişle bağların kurulması, bu bağlamda kültürel süreklilik ve toplumsal hafızanın sağlanması, yer duygusunun arttırılarak kentin algılanmasının sağlanması konularında esas alınan unsurlarından biridir” diye konuştu.
Müftüoğlu, “Henri Lefebvre, kent hakkı kavramını, kent hakkı makalesi ve kentsel devrim kitabında ele alırken, bir yandan kent alanının sermaye birikimi için önemli hale geldiğini ifade etmiş, öte yandan sosyal yaşam ve kültürün de sınıfsal temellere oturduğunu ortaya koymuştu. 2000’li yıllarda kavram, kent merkezlerinde yaşanan kentsel dönüşüm ve soylulaştırma süreçlerinde yerinden edilmeyle karşı karşıya kalan yoksulların kendi yaşam mekânlarında kalmaları ve tüm toplumsal grupların kamusal mekanları kullanabilmeleri temelinde yeniden gündeme geldi”
Müşterek kelimesinin tanımını yapan Müftüoğlu, “Müşterek, ortaklaşa, el birliğiyle yapılan anlamına geliyor. Müşterek tartışmasının arka planı, İngiltere kırsalındaki müşterekler olan mera, açık tarla ve otlakların, çitlenerek özel mülkiyete tabi tutulup topluluk kullanımına kapatılması konu etmesinde yatar. Paylaşım pratikleri sayesinde yaratılan kent gerçekten de kolektif bir sanat eseri haline gelebilir, çok sayıda dünyayı içinde barındıran paylaşıma açık, kendisini sürekli yeniden yaratıp yeniden kuran müşterek dünya.” ifadelerini kullandı.
Etkinliğin devamında Ömer Faruk Tekin, Lefkoşa’da yaptığı çalışmalar üzerinden öğrencilere örnekler gösterdi.
Niyazi Mısri paneli AKM’de
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.