Mustafa Armağan, SAÜFEST’teydi

BEĞENDİM

ABONE OL

News

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) tarafından düzenlenen SAÜFEST’e konuk olan Yazar Mustafa Armağan, sevenlerine “Abdülhamid’in Kurtlarla Dansı” isimli bir söyleşi düzenledi.

Konuşmasına Osmanlı Sultanı 2. Abdülhamid’in tahttan indirildiği gündeki olaylardan bahsederek başlayan Yazar Mustafa Armağan, “Türkiye olarak Sultan Abdülhamid döneminde, yaklaşık 140 sene boyunca yaşadıklarımız anlatmakla bitmeyecek olaylardır. Bunlar binlerce saat, binlerce gün konuşulsa bitmeyecek konular. Yani meselenin vahametini ve dehşetini anlayabilmemiz için 1909 yılında Abdülhamid’in tahttan indirildiği güne gitmemiz lazım. O dönemde bizim bir ucumuz Hint Okyanusundaydı. Batıya doğru geçersek elimizde kalmış olan son Afrika toprağı Libya’ydı ve Libya bizim Afrika’daki son üssümüzdü. Avrupa yakasına geçersek orada Adriyatik Denizinde sınırımız vardı. Sultan Abdülhamid Han’ın tahttan indirildiği gün gidip Adriyatik Denizinde yüzebiliyorduk.” dedi.

“Ankara, İstanbul’a bağlanınca Ankara oldu”

Sultan 2. Abdülhamid’in kendi döneminde temelini kurduğu kurumlardan bahseden Armağan, “O dönemlerde Sudan ve Mısır da bizdeydi, yani işgal edilmişti ancak tapusu henüz bizdeydi. Böyle bir ülke bıraktı Sultan Abdülhamid bizlere. Yatırımlarını, demiryollarını, sağlık kurumlarını ve temelini attığı bugünkü birçok üniversite Abdülhamid’in bize bıraktığı miraslardan oldu. Ankara’da Çoban Okulu açtı. Türkiye çobansızlıktan bugün Afganistan’dan, Suriye’den ve Özbekistan’dan çoban alıyoruz. Mültecilerin bir kısmı şu an çobanlık yapıyor çünkü biz kendi ülkemizde çobanlık yapan birini bulamıyoruz. Sultan Abdülhamid bir çoban mektebi açarak diplomalı çoban yetiştirmeyi hedefledi. Başka örnek verecek olursak Ankara da demiryollarının açılması çok büyük bir olay. Ankara bugün başkentse Sultan Abdülhamid sayesindedir. Yeni yollarla İstanbul’u Ankara’ya bağlamasa, Ankara’yı Konya’ya ve Adana’ya bağlamasa Ankara’yı başkent yapmak kimin aklına gelecekti. Yol yok iz yok. Ankara İstanbul’a bağlanınca Ankara oldu.” açıklamalarında bulundu.

“Değerlerinizin arkasında durursanız genel geçer bir tarih yoktur”

Tarihi değerlerimiz hakkında açıklamalarda bulunan Armağan, “Zihinlerde öldürülmüş bir adamı diriltebiliyorsan, hakkını savunabiliyorsan, onun güzelliklerini tekrar uygulayabiliyorsan işte bu bir hikmettir. İnşallah bu da bizim tarihimizin dirilme noktalarından birisi olacak. Sultan Abdülhamid’in imajındaki bu olumsuzluklar tüm olumsuzdan olumluya doğru gelişen başka bir hakikati daha gösterdi. Bu da şöyle ki tarihlerimiz doğru yazılmamış ve bize hakikat çarpıtılarak anlatılmış. Fakat istedikleri kadar çarpıtsınlar hakikatleri gün geliyor arkasında duran yiğitler çıktıkça tekrar sahibine iade ediliyor onların hakkını savunabiliyor. Genel geçer bir tarih yoktur. Bu da değerlerinizin arkasında durduğunuz takdirde mümkündür.” diye konuştu.

“Ben Abdülhamid’in hain olduğuna inanmıyorum”

Tarih ile iktidar arasındaki ilişkiyi anlatan Armağan, “Bugün bizim kitaplarımızı kötüleyenler Sultan Vahdettin gibi bir ismin de gelecekte Sultan Abdülhamid gibi imajının restore edilerek olumlu bir imaja döneceği kanaatindeyim. Bunun işaretleri 2005 yılında eski CHP genel başkanı Bülent Ecevit, ‘Ben Abdülhamid’in hain olduğuna inanmıyorum, hiç de inanmadım’ diye çok şaşırtıcı bir açıklama yapmasıydı. Dolayısıyla Sultan Vahdettin ile birtakım çalışmalar yapıldıkça onun hakkında olumlu bilgilere erişiyoruz. Yani böyle gelmiş böyle gidiyor diye bir şey yok her zaman bir iktidar meselesi ile alakalıdır. İktidardan bağımsız tarih yoktur. Böyle ortalıkta tarih diye uçuşmaz insanlar. Nasıl ki Ayasofya’nın arkasında altmış yetmiş sene durduk, mitingler yaptık, bağırdık ve hukuki ve tarihi olarak bu davanın arkasında durduk yine bu şekilde devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.

Söyleşinin sonunda yazar Mustafa Armağan sevenleriyle imza etkinliğinde bir araya geldi.